YEŞİM ERASLAN’IN HABERİ – Ankara-Şam hattında yaşanan gelişmeler özellikle Yunanistan ve Avrupa Birliği’nde rahatsızlık oluştururken, gözler Suriye’de yeni hükûmetle yapılacak anlaşmaya çevrildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun, bölgedeki çıkarların korunması için Suriye ile deniz yetki alanı konusunda anlaşma yapılacağını açıklaması, bölgedeki bütün dengeleri değiştirecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Libya ile Türkiye arasındaki deniz yetki alanları sınırlandırılması anlaşmasının mimarı olan müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, Suriye ile yapılacak Münhasır Ekonomik Bölge Antlaşması’nı gazetemize değerlendirdi.
Türkiye ile Suriye arasında, karşılıklı kıyı ilişkisi olduğunu söyleyen Yaycı “Burada özellikle ısrarla belirtmem gerekir ki, Suriye ile yapılacak olan antlaşma kesinlikle sadece deniz yan sınırı antlaşması olmamalı. Ana kara ve karşılıklı kıyılar arasında, deniz hukukunun sınırlandırmadaki temel prensipleri olan; hakkaniyet, coğrafyanın üstünlüğü, kapatmama, orantılılık ve çevreleme prensipleri çerçevesinde bir deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması yapmak mümkün” dedi.
OLDUBİTTİLER ORTADAN KALKAR
Her iki ülkenin faydasına olacak böyle bir antlaşmanın, ‘kazan-kazan’ ilkesi çerçevesinde tesis edilmiş olacağına dikkat çeken Yaycı “Neticede, Suriye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) teklif ettiği Sevilla Üniversitesi haritasında da belirtilen, alandan yaklaşık yüzde 20 daha fazla, yani 1.604 kilometrekare denizalanı kazanmış olacak. Türkiye ise yaklaşık bir Kıbrıs adası büyüklüğüne yakın denizalanı, yani 7 bin 660 kilometrekare denizalanı kazanacak. GKRY en az 10 bin kilometrekare alan kaybedecek. Sevilla Üniversitesi Haritası, Kıbrıs adası doğusunda çöp olacak” diye konuştu.
KKTC FİİLEN TANINIR
Böyle bir antlaşma ile Yunan-Rum oyununun Kıbrıs adasının doğusunda da geçersiz kılınmış olacağını ifade eden Yaycı, GKRY’nin Kıbrıs adasının hem tek temsilcisi gibi hem de coğrafyada Türkiye yokmuş gibi antlaşmalar imzalamaya kalkmasının ve oldubittilerinin de hukuken yok olacağını kaydetti. Suriye ile imzalanacak anlaşmaya KKTC’nin de dâhil edilmesi durumunda ‘defakto’ yani fiilen tanınma anlamı taşıyacağını belirten Yaycı “Aslında bizim çizdiğimiz Mavi Vatan Haritası’na göre Türkiye ile antlaşma yapacak olan kıyıdaş devletlerin hepsi şu ana kadar GKRY ile yaptıkları ve Doğu Akdeniz’de hakkı olmadığı açık olan Yunanistan ile yaptıkları anlaşmalara göre çok daha fazla deniz alanı kazanacak. Türkiye ile anlaşan kazanır. GKRY ve Yunanistan ile yaptıkları ya da yapmayı öngördükleri anlaşmalara nazaran Türkiye ile bir anlaşma yaparak Libya 16 bin 700 kilometrekare deniz yetki alanı kazandı. Mısır 21 bin 303, Lübnan 1.620, İsrail 4 bin 515, Filistin 8 bin 510 ve Suriye 1.604 kilometrekare deniz yetki alanı kazanacak” ifadelerini kullandı.
KOMŞU BUNU HEP YAPIYOR
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ‘Şam’da Ankara’nın etkisi altındaki bir rejimin, Türkiye ile Doğu Akdeniz’de deniz sınırlarını belirlemek üzere bir anlaşma yapması ihtimalinin, Helenizm için bir kâbus senaryosu’ olduğuna ilişkin sözlerine atıfta bulunan Yaycı, sözlerine şöyle devam etti: Yunan Başbakanı, böyle bir anlaşmanın Helenizm’in yani Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ın Yunanlaşmasına büyük darbe ve felaket olacağını söylüyor. Yunanistan’ın Suriye ile ne alakası vardır? Ne kara ne de deniz sınırı var. Türkiye’nin Suriye ile MEB anlaşması yapmasına izin vermeyeceklermiş, böyle bir anlaşma Helenizm’in sonu olurmuş. Geçici hükûmet devleti yönetmeye yetkili. Ne demek anlaşma yapamazmış? Yunanistan her zamanki gibi Devletler Hukukuna aykırı davranıyor, hukuku tahrif ediyor, kendine göre istismar ediyor. Klasik Yunanistan devlet tarzı.