ZİYNETİ KOCABIYIK’IN HABERİ – ünyada milyonlarca çocuğun Çin tuzu bağımlısı hâline geldiğini söyleyen uzmanlar, çocuklarda erken yaşlarda tüketilmeye başlanması durumunda bu maddenin, istemsiz hareketler, hiperaktivite ve otizm riskini artırdığı uyarısında bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Başkanı ve Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen “Monosodyum glutamat (MSG) yani Çin tuzunun zararlı etkilerinin alınan doza, alınma yoluna ve alınma süresine bağlı olarak değişebildiğine dikkat çekiyor. Prof. Dr. Türkmen “MSG, eklendiği gıdalarda gerçeğinden daha fazla protein var algısı oluşturabilir. Bu durum, lezzet algısını bozarak ya da yanıltarak o gıdaların daha çok tüketilmesine sebep olabilir yani bir tür bağımlılığa sebep olabilir. Glutamatın zararlı etkilerini gıdaların içindeki serbest formu belirler. Bu serbest kısım ani olarak çok yükselirse zararlı etkiler ortaya çıkar. Diğer amino asitlere bağlı olan formlarında emilim ve metabolizma yavaş olduğundan bu zararlı etkiler az görünür. Bunun yanında glutamat, beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişime aracılık eden önemli bir uyarıcıdır. Aşırı olduğunda bu fonksiyonlarda bozulmalar beklenir ve ayrıca vücuttaki glukoz metabolizmasını da olumsuz etkileyebilir. Pankreastan aşırı insulin salınımına yol açarak kan şekerini düşürüp ve tekrar tekrar açlık hissi uyandırır” dedi.
HEM ÇOCUKLAR HEM DE YETİŞKİNLER TÜKETMESİN!
Glutamat fazlalığının baş ağrısı, migren, istemsiz hareketler, hiperaktivite ve otizme sebep olabildiğine, iskelet kas sistemine ilişkin yaygın ağrılarla karakterize, fibromiyaljiye yol açtığına dair de çalışmalar olduğunu dikkat çeken Prof. Dr. Aydın Türkmen “Doğal gıdalardaki glutamatın tüketilmesi vücudun bu aminoasit ihtiyacını karşılayacak düzeydedir. Dolayısı ile endüstriyel glutamat içeriği yüksek olan gıdalardan özellikle çocukların erken yaştan itibaren uzak tutulması son derece önemli. Özetle, bu tip tuz içeren gıda katkılarının en önemli yan etkilerinin hipertansiyon olduğu ve hipertansiyonla ilişkili olabilecek kronik böbrek yetersizliği ve kalp yetersizliği gelişimini hızlandırabileceği bilinmeli. Unutulmamalı ki ülkemizde ve dünyada diyaliz tedavisi gören ileri evre böbrek yetersizliği hastalarının en önemli iki sebebinden birisi hipertansiyon, diğeri de diyabettir. Bu nedenle bu iki önemli hastalıkla savaşta hem erişkinlerde, hem de erken yaştan itibaren çocuklarımızda, yoğun MSG ve şeker içeren gıdaların mümkün olduğunca az tüketilmeleri çok önemlidir” diye konuştu.
ÇOCUKLARIN SEVDİĞİ YİYECEKLERDE DAHA FAZLA
Çin tuzunun çocukların en sevdiği ve en fazla tükettiği yiyeceklerin içinde bulunduğuna dikkat çeken Türk Böbrek Vakfı Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın “Paketlenmiş ve işlenmiş gıdalar en çok MSG içeren ürünlerdir. Özellikle noodle’lar, hazır çorbalar, cipsler, işlenmiş et ürünleri (sucuk, salam, sosis), krakerler, dondurulmuş gıdalar ve fast food ürünleri MSG içerebilir. Bu tür yiyecekler çocuklar için lezzetli ve çekici görünse de dikkatsizce tüketimi uzun vadede hipertansiyon ile obezite, sindirim sistemi rahatsızlıkları, beyin ve sinir sistemi hasarları, üreme ile endokrin organ fonksiyon bozukluklarına yol açabilir” açıklamasını yaptı.
BU TUZ EN ZARARLI YİYECEKLER LİSTESİNDE
Çin tuzunun Pakistan’da yasaklandığını, birçok ülkede kullanımının kısıtlandığını, Dünya Sağlık Örgütünün ‘en zararlı yiyecekler’ listesi içeriklerinde yer aldığını belirten Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk “Monosodyum glutamat (MSG) Türkiye’de hâlâ tehlike saçmaya devam ediyor. Vakıf olarak sürdürdüğümüz beslenme eğitimi projesinde gördük ki Edirne’den Hakkâri’ye kadar bütün çocuklar MSG içeren birçok paketli gıdayı günlük, düzenli olarak tüketiyor. Bireysel bilinçlenme ve girişimde çocuklara etiket okuma alışkanlığı kazandırmanın sağlıklı bir gelecek için zaruri olduğunu düşünüyoruz. Toplumsal girişim olarak ise Türkiye’de iki milyona yakın çocuk obezin olduğu ve bu rakamın her yıl yüzde 8 oranında arttığı gerçeğinden yola çıkarak; MSG içeren paketli gıdalara çocukların kolay bir şekilde ulaşması engellenmelidir. Aileler bu konuda daha bilinçli olmalı, kendi büyüdükleri şekilde doğal gıdalara, mevsiminde yer vererek çocuklarını daha sağlıklı büyütmelidirler” dedi.